21 Nisan 2010 Çarşamba

Efendim

Sevgi neydi?
Yüreğinin en dibinde acımasaydı değimli sevgi?

Sevgili düşünce oraya yanmasıydı sevgi.

Sen düşünce yüreğime, nasıl yanmaz bu beden tümü ile sensiz kaldığım şu zamanlar içinde.
Ey sevgili sensizlik ki yaktı beni çok özlemdim seni.
Yüreğim değil tüm bedenime işlemiş sevgin efendim

Efendim sen gidince yaralandık parçalandık
Gökyüzü küstü bize.
Yıldızlarda ışıldamıyor artık
Yetim kaldık.

Güller kokusunu vermiyor artık
Onlarında boynunu büktük de
Gülsüz kaldık

Adını dahi unutmak üzere bir ümmet
Sözüne itibar etmeyen dört çapulcu
Sözde adları fetva makamı âlimsiz kaldık ilimsiz kaldık


Kör olasıcalar küstürdünüz yıldızları
Gök kubbe ağlamıyor artık…
Makammış güldürmeyin be ne makamı
Makamsız kaldık

Efendim sen gittin de ümmetin kızları diri, diri gömülüyor
Efendim sen gittin ya yetimlerin başları okşanmaz oldu
Efendim sensizlik içinde perişanız artık.
Kolsuz kaldık
Başsız kaldık

Efendim sen gidince
Tesellisiz kaldık
Ve sensiz karanlıklar içinde
Öylece ortada yapayalnız
Sersefil kaldık.

Efendim sen gittin ya her şeysiz kalsak da ümitsiz kalmadık
Efendim sen gittinya sevgiyi unut sakta fidansız kalmadık
Efendim sen gittin ya Ömer kadar olmasak da Ömersiz kalmadık
Efendim sen gittin ya yüreğimiz yansa da gençlik fidanlarımız la kaldık
Bu ümmetin Osmanları Ömerleri Bekirleri âliler ile kaldık
Ve bekle bizi ey dünya Bir Muhammedi Gençlik yeşeriyor

Es selat’ü vessela’mü Aleyhe ya Resulallah
Sana binler sel at binler.


On üç eylül iki bin sekiz
Saat sıfır iki kırk sesiz
alperen..

18 Nisan 2010 Pazar

Bu yolun sonu zaten… Bitti



Melal çiçeğim!
Her sevgide bir hüzün bulaşığı olurmuş,bu gün yine buruk yüreğim?
Hüzün ayı olmasındandır beklide.
Bilirim hüzün çiçeğim senin yüreğinde ala bildiğince bir mavilik vardır,
her şeye umutla bakarsında neden ben hüzünlüyüm bu gece?
Unuttuğum gözlerinin zindanında hapis olmuşçasına.
Gece dostum oldu,siyahı dost edindim.
Bilirmisin gözlerinin siyahını hatırlamak için.

Kim bilir şimdi hangi karanlık sokaklarda,asi bir gece ile birlikte aramak tayım kendimi.
Bana beni bulun, bana kendimi getirin.
Kim ki susmayı vefa gördü meftun etti beni,yorulmadım yorulursam bil ki vebalim sensin.
Senin kömür karası gözlerinde kuşanmak istiyorum,mavi umutlarımı karanlığa inat, etmişçesine.
Koşmak istedim hep mavilerin gölgesine ölmek için,mavide boğulmak istedim bu sefer beliki
de siyaha inat etmiştim.

Hüzünü maviye yakıştırmıştım bu gece.
Aylardan hüzün ayı olsa da,dallarımdan bir yaprak kopsa da,yüreğimdeki sancılar sıkmıyor artık sıkmak istemedim.
Senden azad olmak istemişçesine düştüm mavilerin peşine, ağlamaklı bir gökyüzünün altından koşarak nefes almak için.

Mavi umutsuzluk mu oldun bana? Kör olacasına yüreğime bak ben hala aynı kaldım, karanlığının içinde karanlık arar oldum mavi içinde umutsuzluklar bulur oldum umut’u siyah da aramak mı düştü bana.

Kendimi kaybettim bu şehrin çıkmaz sokaklarında, ve
arkamdan bağıran mavi seslerin kulağımda çınlamasıyla.
Çıkarın beni karanlıklar içinden

Şimdi sadece şu mısraları mırıldanmak geliyor içimden
Sardım çile ipini sönmüş yıldızlara
Hüzün türküsü söyledim loş ışıklara
Ben mahkûm olmuşum
Kireçli dört duvara



Bu yolun sonu zaten… Bitti

Mavi sizlikten mavi umut’a
Alperen.

Hüzünlerimin Kıyısına mahkûm edilmiş bir aşktan, yazınlar anlıma


Hüzünlerimin Kıyısına mahkûm edilmiş bir aşktan, yazınlar anlıma
Karanlığa sürgün oldum sonsuz ayrıklarla.
Geceye göndüm, yüreğimle birlikte yıldızları da.
Hüzünlü bir ölüm istedim bu gece sessizce gitmek, sanki sokakların çıkmazlarına doğru kimsesizler mekânlarına.

Hüzün’baz yüreğim ağır geliyor nedense boğulmak istemedim(ki ben) gece boğdu beni.
Kör körüne bir gidiş, dipsiz bir sokak karşımda.
Dağıldım, yorumdum.
Hüzünlerimle gitmek istedim, ölümü özlettin kör olasıca batırırken kelimeleri yüreğime daha da ağırlaşmadan yüreğim, gitmeliyim sessizce.

Bak seyri âlemindir bu dökülen cümleler. Bak kelimelerde yas da,
Ellerimde gömülüyor.
Hüzün’baz şehirlerin karanlık girdap kuyularına.

Avuçlarım da. Kırık bir kalp duman bulutunun içinde gizlenmiş yüzüm senden düştü artık ellerim üşüdü gözyaşlarım dondu bir damla hüzün bulaştı yüreğime.
Hüznümün demlendiği bir gece de, karanlıklar boğdu yüreğimi.
Aylaklarımdan başlıyorum çekilmeye yüreğimi en sona bırakıyorum.

Hüzün sana bakıyor belikli oda yas da ağlarcasına. Hüzün işte acıtıyor yine yakıyor ve yanıyor, yakmazsa olmaz ki bu karanlığın tadı, sonra üşür yüreğim acımazsa.
Bu yüzden gülmek çok ağır geliyor yüzüme sessizliğe mahkûm oldum işte
Nefesim Yetmiyor atık ölmene bir nefes kaldı yüreğimde ölmene bir nefes
Son nefesim/son nefesindir.

Sol yanın da, saklıyorum seni yalnızlığımla birlikte ve ölüme bir nefes kaldı peki ne zaman bitecek bu düş, düşme düştüğüm an ve son durak ölüm.
Son nefeslerim işte ve bir ben kalmış (son yolcu)sonsuzluğa giden
Hüzünleri ile

Alperen