2 Aralık 2010 Perşembe

Meryemi de an 4



(Ey Muhammed!) Kur'ân'daki Meryem kıssasını da an (insanlara anlat). Hani o, ailesinden ayrılarak (evinin veya mescidin) doğu tarafında bir yere çekilmişti
(19:16)
Senin kıymetini bilen Meryemler, yetim kızların başlarını okşarlar bilirim.Anneciğim cennet kokulu yüreğin serin mi serin senin ve yüreğin sussa da gözlerin, ayet gibi derin.Ve bilirim ki ben sen dünyanın en mavi, en umutlu çiçeğisin sen güzeldin bu âlemde kim bilir baki alemde ne kadar güzelsin sen sussan da gözlerin, O kahrolucuların yüzüne ayet, ayet vuruluyordu sessizliğin.

Zamanı kıskanan gecede karanlık dünyanın aydınlığına hasret kalmış Meryemler, susmak isterler ağlamaklı gözleri.İffetsizlik yüklenmiş bağırlarına.Karanlık dünya yüreklerini boğsa da onlar, Meryem mi anarak susacaklar biliriz ki onların yüreğinde Meryem sessizliği var. Seni Andık Bu gece yine buğulandı yüreğimiz damladı sessizliğe doğru ağladık.

Zaman kıskanacak Meryem mi biz anmıyoruz belki Meryemler anacak elbet Bir gün seni. Yüreklerimizde fırtınalar kopacak Kararsa da dünya biz susamasak da bir gün gelecek susacak zaman.Genç kızlarımız senin sukutunu öğrenecek.Meryem diyecek ve sadece susacak.Meryem diyecek ve sadece susarak ağlayacak günahsız gözlerden dökülecek yaşlar günah ağırlı olmayan birDil ile yapacaklar onlar susmayı
Seni anacak bir gün elbet zaman

Allahın hizmetçisini Meryem(an)a/yı hakkıyla bilmek onun susuşu kadar güzeldir Selam susuşları Meryem misali olanlara

Irzını korumuş olan, İmrân kızı Meryem'i de Allah örnek gösterdi. Biz, ona ruhumuzdan
üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi.
(66 12 )
Alperen 03 12 2010 saat 01:24

27 Eylül 2010 Pazartesi

Meryemi de an (2)

Click the image to open in full size.

Meryem'i de an o iffet sahibi,gözbebeğimiz gururlandığımız.
Seni anmak.

Seni andım suskunluk çöktü geceye.
Seni andım sesizlik sardı herbir yanı.
Seni andım da ağladı gözyaşlarım.

Süleyman mabediyle birikte tiremek olsa gerek,seni anmak
Hannenın yüreğindeki gibi seni andım bu gece,ağladı nedense karanlık sessizlik içinde.
Seni andım da yüzüm düşdü yere korkaklığımdan utandım.

Ey iffet sahibi vedarı iftarim,imranın kızı
hannenın gözbebeği.

Allahın sevgilisinin,sevgilisi yolumuzu aydınlatan örnek kadın.
Ağlamak gerek seni anın'ca sessizliğimizi bozduğumuza,ağlamak gerek.
Ağlamak gerek şerlenmiş seslermizden ötürü ağlayamadık ama seni andık ağladı gözyaşlarımız.
Biz ağlayamadık utandık sadece korkaklığımızdan utandık namaz kılan erkeklerle namaz kılamamakdam.

Seni anmak yanmak seni anmak susmak sadece şimdilerde biz seni anıyoruz ama susamıyoruz.
Bir meryem sessizliği ya rab,bir meyrmem sessizliği ya rab,bir meryem cesareti bizlere.

Şirk toplumuna imran kızı Meryemi hatırlatmaktır seni anmak.
İffetsizlere,iffetiini haykırmakdır belki seni anmak.

Namazdan utanan genclere Ey Meryem Rabbinin huzurunda saygı ile dur. Secdeye kapan ve rükua varanlarla birlikte sen de rükua var.(ali imran 43)
ayetini haykırmakdır seni, anmak.

Şimdiler de biz seni anmak gayreti ile susmak isteriz sadece.
"Ey Rabbimiz, bizleri doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi kaydırma, bize katından rahmet bağışla, kuşkusuz sen bağışı bol olansın.(ali imran 9)

Ey Rabbimiz, sen geleceği kuşkusuz olan bir günde insanları kesinlikle biraraya getireceksin. Hiç şüphesiz Allah sözünden caymaz. (ali imran 10)
Mavi'umut
alperen
28/09/2010
Click the image to open in full size.

23 Haziran 2010 Çarşamba

Meryemide an

ey dil ey dil niye bu rutbede pür gamsın sen?(seyh Galip)




yokluğun yokluğum susmuşum meryem gibi
soluksuzum solmuşum susmuşum meryem gibi
karanlık bassada yüreğimi
kararmadı yüreğim kararmasın yüreğin
susmuşum meryem gibi



Acılar içinde kıvranan bir ruhun içinde tebbesüm olmak içindir belkide susuşum
susmuşum meryem gibi
Zamanın içinde nisanla ıslanırmı ki yüreğim serinlese ruhum
dikenler karanlıkta dokundu da yüreğime gül kırmızısı kandoldu içim
ateşime ihanet eden dumanım belkide bu yüzden
susmuşum meryem gibi
sen herşeye rağmen
sevgiliyle yaşadın
imanlı yaşadın
sussuşlarımız meryem
sussuşu olsun
mavi'umut


26. "Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım."

27. Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın!

28. Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi.

29. Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. "Biz, dediler, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?"

30. Çocuk şöyle dedi: "Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı."

31. "Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti."

32. "Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı."

33. "Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır."

meryem suresi

Rabbim senin gibi güzel ve temizleri herzaman muhafaza etsin senki sevginin sembolize edilmiş halisin paksın temizsin seçilmiş bedbah olmayansın sevgililer sevgilsine sevgili olansın biliyorum gülümsüyorsun
yine tebbesüm ediyorsun yüreğimize Rabbim şefaatına mail eyle bizide sevigilinin sevgilisinin şefaatine
yaradanın sevgilisinin sevgilisine selam olsun

mavi umut


03:56 17 nisan 2009 cuma




Can ayrılığımız kanlı gözyaşlarıyla boyandı
Ateş denizlerindeki mumdan gemlerimiz yandı
Hüsn'ümüzün bir çölde
,Aşk'ımız Çin denizlerinde Dil Ruba kalesinde tutsak
Dertlerimiz dağlandığı yerlerde zehir ekildi.
Değil Hüsn'ümüzden
haber,adını dahi duymaklığımız yok artık

21 Nisan 2010 Çarşamba

Efendim

Sevgi neydi?
Yüreğinin en dibinde acımasaydı değimli sevgi?

Sevgili düşünce oraya yanmasıydı sevgi.

Sen düşünce yüreğime, nasıl yanmaz bu beden tümü ile sensiz kaldığım şu zamanlar içinde.
Ey sevgili sensizlik ki yaktı beni çok özlemdim seni.
Yüreğim değil tüm bedenime işlemiş sevgin efendim

Efendim sen gidince yaralandık parçalandık
Gökyüzü küstü bize.
Yıldızlarda ışıldamıyor artık
Yetim kaldık.

Güller kokusunu vermiyor artık
Onlarında boynunu büktük de
Gülsüz kaldık

Adını dahi unutmak üzere bir ümmet
Sözüne itibar etmeyen dört çapulcu
Sözde adları fetva makamı âlimsiz kaldık ilimsiz kaldık


Kör olasıcalar küstürdünüz yıldızları
Gök kubbe ağlamıyor artık…
Makammış güldürmeyin be ne makamı
Makamsız kaldık

Efendim sen gittin de ümmetin kızları diri, diri gömülüyor
Efendim sen gittin ya yetimlerin başları okşanmaz oldu
Efendim sensizlik içinde perişanız artık.
Kolsuz kaldık
Başsız kaldık

Efendim sen gidince
Tesellisiz kaldık
Ve sensiz karanlıklar içinde
Öylece ortada yapayalnız
Sersefil kaldık.

Efendim sen gittin ya her şeysiz kalsak da ümitsiz kalmadık
Efendim sen gittinya sevgiyi unut sakta fidansız kalmadık
Efendim sen gittin ya Ömer kadar olmasak da Ömersiz kalmadık
Efendim sen gittin ya yüreğimiz yansa da gençlik fidanlarımız la kaldık
Bu ümmetin Osmanları Ömerleri Bekirleri âliler ile kaldık
Ve bekle bizi ey dünya Bir Muhammedi Gençlik yeşeriyor

Es selat’ü vessela’mü Aleyhe ya Resulallah
Sana binler sel at binler.


On üç eylül iki bin sekiz
Saat sıfır iki kırk sesiz
alperen..

18 Nisan 2010 Pazar

Bu yolun sonu zaten… Bitti



Melal çiçeğim!
Her sevgide bir hüzün bulaşığı olurmuş,bu gün yine buruk yüreğim?
Hüzün ayı olmasındandır beklide.
Bilirim hüzün çiçeğim senin yüreğinde ala bildiğince bir mavilik vardır,
her şeye umutla bakarsında neden ben hüzünlüyüm bu gece?
Unuttuğum gözlerinin zindanında hapis olmuşçasına.
Gece dostum oldu,siyahı dost edindim.
Bilirmisin gözlerinin siyahını hatırlamak için.

Kim bilir şimdi hangi karanlık sokaklarda,asi bir gece ile birlikte aramak tayım kendimi.
Bana beni bulun, bana kendimi getirin.
Kim ki susmayı vefa gördü meftun etti beni,yorulmadım yorulursam bil ki vebalim sensin.
Senin kömür karası gözlerinde kuşanmak istiyorum,mavi umutlarımı karanlığa inat, etmişçesine.
Koşmak istedim hep mavilerin gölgesine ölmek için,mavide boğulmak istedim bu sefer beliki
de siyaha inat etmiştim.

Hüzünü maviye yakıştırmıştım bu gece.
Aylardan hüzün ayı olsa da,dallarımdan bir yaprak kopsa da,yüreğimdeki sancılar sıkmıyor artık sıkmak istemedim.
Senden azad olmak istemişçesine düştüm mavilerin peşine, ağlamaklı bir gökyüzünün altından koşarak nefes almak için.

Mavi umutsuzluk mu oldun bana? Kör olacasına yüreğime bak ben hala aynı kaldım, karanlığının içinde karanlık arar oldum mavi içinde umutsuzluklar bulur oldum umut’u siyah da aramak mı düştü bana.

Kendimi kaybettim bu şehrin çıkmaz sokaklarında, ve
arkamdan bağıran mavi seslerin kulağımda çınlamasıyla.
Çıkarın beni karanlıklar içinden

Şimdi sadece şu mısraları mırıldanmak geliyor içimden
Sardım çile ipini sönmüş yıldızlara
Hüzün türküsü söyledim loş ışıklara
Ben mahkûm olmuşum
Kireçli dört duvara



Bu yolun sonu zaten… Bitti

Mavi sizlikten mavi umut’a
Alperen.

Hüzünlerimin Kıyısına mahkûm edilmiş bir aşktan, yazınlar anlıma


Hüzünlerimin Kıyısına mahkûm edilmiş bir aşktan, yazınlar anlıma
Karanlığa sürgün oldum sonsuz ayrıklarla.
Geceye göndüm, yüreğimle birlikte yıldızları da.
Hüzünlü bir ölüm istedim bu gece sessizce gitmek, sanki sokakların çıkmazlarına doğru kimsesizler mekânlarına.

Hüzün’baz yüreğim ağır geliyor nedense boğulmak istemedim(ki ben) gece boğdu beni.
Kör körüne bir gidiş, dipsiz bir sokak karşımda.
Dağıldım, yorumdum.
Hüzünlerimle gitmek istedim, ölümü özlettin kör olasıca batırırken kelimeleri yüreğime daha da ağırlaşmadan yüreğim, gitmeliyim sessizce.

Bak seyri âlemindir bu dökülen cümleler. Bak kelimelerde yas da,
Ellerimde gömülüyor.
Hüzün’baz şehirlerin karanlık girdap kuyularına.

Avuçlarım da. Kırık bir kalp duman bulutunun içinde gizlenmiş yüzüm senden düştü artık ellerim üşüdü gözyaşlarım dondu bir damla hüzün bulaştı yüreğime.
Hüznümün demlendiği bir gece de, karanlıklar boğdu yüreğimi.
Aylaklarımdan başlıyorum çekilmeye yüreğimi en sona bırakıyorum.

Hüzün sana bakıyor belikli oda yas da ağlarcasına. Hüzün işte acıtıyor yine yakıyor ve yanıyor, yakmazsa olmaz ki bu karanlığın tadı, sonra üşür yüreğim acımazsa.
Bu yüzden gülmek çok ağır geliyor yüzüme sessizliğe mahkûm oldum işte
Nefesim Yetmiyor atık ölmene bir nefes kaldı yüreğimde ölmene bir nefes
Son nefesim/son nefesindir.

Sol yanın da, saklıyorum seni yalnızlığımla birlikte ve ölüme bir nefes kaldı peki ne zaman bitecek bu düş, düşme düştüğüm an ve son durak ölüm.
Son nefeslerim işte ve bir ben kalmış (son yolcu)sonsuzluğa giden
Hüzünleri ile

Alperen